{ "title": "Perinöral Kist", "image": "https://www.kist.gen.tr/images/perinoral-kist.gif", "date": "19.01.2024 06:22:18", "author": "Hülya Metin", "article": [ { "article": "Perinöral Kist, (Tarlov Kisti) Sakral perinöral kistler sinir kökünün dış yüzeyini örten pia ile yine sinir kökünü saran araknoid membran arasında oluşurlar. Kist başlangıçta spinal subaraknoid alan ile serbest ilişkidedir; ancak bazen bu ilişki ortadan kalkabilir veya yetersiz hale gelebilir. Yine başlangıçta yalnızca tek bir sinir kökü içeren kist daha sonra büyüyerek birden çok sinir kökü içerebilir. Sakral perinöral kistler ilk olarak Tarlov tarafından açıklanmış ve diğer ekstradural meningeal lezyonlardan 3 temel özellikle farklılık gösterdiğini söylemiştir. Bu özellikler dorsal kök gangliyonu ve sinir kökünün birleşmesinden kaynaklanma, myelografide geç dolma paterninin olması ve mikroskobik çeşitliliktir.

Sakral perinöral kistler sıklıkla rastlantısal tanımlanırlar. Larson bel ve bacak ağrısı olan ve lumbar myelografi ile incelediği olgularda %17 oranında sakral perinöral kist saptadığını açıklamıştır. Benzer yakınmaları olan ve MRG ile incelenen 442 olguda bu oran %4.4 idi. Spinal sinir kokü içeren ve ekstradural alana uzanan perinöral kist ile subaraknoid alan arasındaki ilişki giderek yetersiz hale gelebilir veya tam olarak ortadan kalkabilir. Kist içindeki basıncın giderek artması ile ilişkide olduğu sinir kökü veya kökleri ile ilgili progresif ağrı, duyu bozukluğu, güçsüzlük ve üriner sfinkter kontrolü bozuklukları gibi semptom ve bulgular ortaya çıkabilir. Sakral perinöral kistler genellikle sakrumda erozyon ve sakral spinal kanalda genişlemeye neden olurlar. Ancak bu değişikliklerin oluşması, bu lezyonların semptomatik oldukları anlamına gelmez. Bu lezyonların tanımlanmasında myelografi iyi bir yöntem olmasına karşın, erken ve geç myelografik çalışma yapılmadan lezyonları görüntülemek zor olabilir.

Kist sayısı, büyüklüğü, kemik yapıda oluşan değişiklikler spinal BT de görülebilir. Ancak MRG transvers, sagittal ve koronal planda görüntüler verebildiğinden kistin ekstansiyonları ve morfolojik yapısı ile ilgili daha detaylı bilgiler verir. Perinöral kist ile subaraknoid alan arasındaki ilişkinin yetersiz olması veya ilişki olmaması bu olgularda radiküler kompresyon ve nörolojik bulguların ortaya çıkacağı biçiminde kabul edilmektedir.

Literatürdeki olguların çoğunluğunda Tarlov kistlerine tanı konulurken Tarlov'un belirttiği temel özelliklere dayanılmadığı saptanmıştır. Erken myelografide dolma görülmemesi ve operasyon esnasındaki izlemlerin Tarlov kisti lehine olduğu ve tedaviyi planlamada geç dolumu göstermekle zaman harcanılmaması gerektiği düşünülmektedir.

Sonuç olarak; konjenital lezyonlar olan sakral perinöral kistler sıklıkIa rastlantısal tanımIanmış; patogenezleri ve evrimIeri tam olarak bilinmemektedir. SayıIarı, büyükIükIeri, sakrumda oluşturdukIarı değişikIikIer kIinik tabIo iIe uyumIu olmayabilir. Tamda konvansiyonel MRG yanında her zaman anIamlı olmamakIa birlikte akıma duyarlı MRG iIe kistin dinamik yapısı hakkında bilgi edilinebilir. Ayrıca bu olguların tanı, ayırıcı tanı ve takiplerinde ürodinamik çalışma yapılması perinöral kistin evrimi ile ilgili yararlı bilgiler verecektir. RadiküIer kompresyon bulguları olmayan olgulara tıbbi tedavi uyguIanması ve periyodik takipIeri uygun olacaktır.
" } ] }